ATAERKILLED II PATRIARCHILLED II
Toplum denilen o tanımsız şeyin travmalara çektiği yara bantlarını ve körlüklerini birer göz bandı yapıp taktığı bizlerin, tarihte yalnız ve ancak şekil değiştiren 'tatlı hatıralar'a birer şeker daha atıp içerken, şiddetin tekrar üretildiği aklımızdan bile geçmeyen bu iğrenç şekilciğin dağınıklığı arasında kadın, erkek, meta, dualite sonunda yersiz bir kimliksizleşme.
'Süs'leştirilip yaşamı eve sıkıştırılan, işinde üzerine cam tavanlar atılan, muhafazakârlaşmanın kutsallarla paketlediği, anahtar kimliği anneleştirilen, moda istismarıyla hızlı tüketim öğesi yapılan kadın modelleri ve yanında bazı anlamsız beden mecburiyetleri.
Ataerkil içerikten vazgeçmeyen ve hiçbir zaman da 'hakimiyetini' teslim etmemek planlarıyla vazgeçmeyecek inanç sistemleri bin yıllardır bireyin vücut bütünlüğüne tahakküm arzusunda. Türümüz aydınlanma davalarının sonunda yine dogmaya, geleneklere, inançlara sığındı. Sistemin zihne işlediği 'normalleştirme' suça zemin yaratırken; haksız tahrik, iyi hâl, ceza indirimleri, duygusal bahanelere sarılmış cinayetler, kapatılmış soruşturmalar, sağlanmayan koruma, sınırlarını bilmeyen birey hazırladı olay mahallini. Gelenekler ve dedikodu ile kişiyi sınırlarken toplum, düzeni ifşa edenler erkek 'otoriteler' ya da ataerkil kadınlar tarafından susturuldu.
Toplumun refleks göstermediği kız isteme, kırmızı kuşak, tanımlanmış oyuncak ritüelleri, naz yapan, prensesleşirilen, evlilik amacı yüklenen, erkeğe itaatkâr cici kız kodları ve sayısız benzeri; kadın mücadelesi ve kazanımlarını görmezden yine gelme eğiliminde.
Belirlenmiş rollerden — dayatmalardan kurtulmanın, toplumsal cinsiyet eşitliğinin, feminizmin — güçlü kadın duruşunun önünde bugün en büyük engel; medyanın reytingler, tiraj ve onaylanmak; erkek ile ataerkil kadının da 'uyum veya emir' uğruna, devam ettirdiği geleneksel toplumsal cinsiyet rolleri.